Gelecek Kaygısının Gölgesinde: Yeni Nesil ‘’Yorgun Gençlik’’

Gelecek Kaygısının Gölgesinde: Yeni Nesil ‘’Yorgun Gençlik’’
  • 0
  • 19
  • 23 Ekim 2025
  • 1 Star2 Stars3 Stars4 Stars5 Stars (1 votes, average: 4,00 out of 5)
    Loading...
  • +
  • -

Son yıllarda sosyal bilimcilerin, eğitimcilerin ve hatta ebeveynlerin dilinden düşmeyen bir kavram var: “Yorgun Gençlik”. Bu sadece uykusuzluktan ya da yoğun ders temposundan kaynaklanan fiziksel bir yorgunluk değil; aksine, derin bir zihinsel ve ruhsal tükenmişliği ifade ediyor.

Bugünün gençleri, önceki nesillerin hayal bile edemeyeceği bir bilgiye erişim hızına ve sınırsız seçeneğe sahip. Ancak paradoksal bir şekilde, bu sınırsızlık onlara özgürlük yerine, sırtlarında taşıdıkları devasa bir “başarı baskısı” yükü getiriyor.

Üniversite sınavlarından mezuniyete, ilk iş görüşmesinden kariyer basamaklarına kadar her adım, “mükemmel” olma zorunluluğuyla çevrili. Bir yandan sosyal medyanın filtrelenmiş, kusursuz hayatlarıyla kıyaslanmak, diğer yandan ekonomik belirsizliklerin yarattığı gelecek kaygısıyla mücadele etmek zorundalar. Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde, gençlerin mezun olduktan sonra bile ebeveyn evinden ayrılamaması, birikim yapma hayalinin sürekli ertelenmesi, bu yorgunluğun somut ekonomik karşılığıdır.

Yüksek enflasyon ve artan hayat pahalılığı, geleceği adeta dumanlı bir perdenin arkasına saklıyor. Gençler, ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar, elde edecekleri yaşam standardının kendi ebeveynlerinden daha düşük olacağı endişesini taşıyor. Bu durum, onlara “Çabalamanın anlamı ne?” sorusunu sordurtuyor ve bir tür “öğrenilmiş çaresizlik” yaratıyor.

Bu neslin yorgunluğu, tembellikle karıştırılmamalıdır. Aksine, onlar çok çalışıyor; ancak çabalarının karşılığını alamayacakları hissine kapılmış durumdalar. Bu his, enerjilerini tüketiyor, motivasyonlarını düşürüyor ve maalesef kaygı, depresyon gibi sorunların yaygınlaşmasına neden oluyor.

Peki, bu tükenmişlik döngüsü nasıl kırılacak?

Öncelikle, onlara sadece birer “üretim makinesi” olmadıklarını hatırlatmalıyız. Başarıyı sadece yüksek notlar, yüksek maaşlar ya da lüks tüketim üzerinden tanımlayan toplumsal normları sorgulamalıyız. Gençlere, hataların da sürecin bir parçası olduğu, kariyer yolculuklarının bir maraton olduğu, bir sprint yarışı olmadığı anlatılmalıdır.

Devletler, kurumlar ve aileler olarak atacağımız en önemli adım ise, onlara adil ve istikrarlı bir gelecek vaadi sunmaktır. Gençlerin omuzlarındaki ekonomik yükü hafifletecek, liyakate dayalı bir sistem inşa etmek ve hayallerine ulaşmaları için eşit fırsatlar yaratmak zorundayız.

Unutmayalım ki, bu ülkenin geleceğini inşa edecek olan “Yorgun Gençlik” değil, “Umutlu ve Donanımlı Gençlik’tir.” Onların yorgunluğunu gidermek, sadece onlara değil, hepimizin geleceğine yapılan en büyük yatırımdır. Bu yorgunluğu görmezden gelmek yerine, onları dinlemeli ve yanlarında durmalıyız.

Yazan: Burcu TÜBLEK

Programı: Kayıp Frekans – SolfejFM

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir